ABONE OL
1-Kalori saymak, kaloriye takılmak
Tüm kaloriler eşit midir? “Kalori, kaloridir” diyenler 250 kalorilik bir dilim çikolatalı pasta ile eşdeğer miktarda kalori değeri olan etli sebze yemeğini tüketmeniz arasında bir ayrım olmadığını ve kilonuz üstünde aynı etkiye sahip olacağını söylerler. Bütün kalorilerin benzer miktarda enerjiye sahip olduğu doğrudur ama vücudumuz sadece kalori değil bununla beraber molekül sayar bir yapıdadır.
Gıda tercihleriniz; neyi, ne değin ve ne süre yediğinizi denetçi biyolojik süreçler üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Günlük tüketmeniz gereken enerji düzeyini aşmadığınız halde kilo veremiyorsanız buna sebep olan etkenlerden biri de gıda seçiminiz olabilir. bu nedenle kilo verme sürecinde aldığınız kalori miktarı kadar tükettiğiniz besinlerin içeriği de oldukça önemlidir.
2-Eksik su tüketimi
Su, gün içinde yeteri değin tüketilmediğinde kilo verme sürecini de yavaşlatabilir. Beden susamış kaldığında sindirim enzimleri ve bağırsaklar yavaşlayarak kilo artışına neden olabilir.
Bir öteki neden yetersiz su tüketimi ile hissedilen susuzluk hissinin açlıkla karıştırılıp iştah kontrolünün zorlaşmasıdır. Sağlıklı bir beslenme planıyla birlikte su tüketiminizin artması metabolizma hızını artırarak ve iştahınızı azaltarak kilo kaybına yardım olabilir.
3-Yetersiz bedensel aktivite
Kilo verme sürecinde esas olan şey, kalori açığı yetişmek yani harcadığınızdan pozitif enerji almamaktır. Çalışma yapmadan da kalori açığı oluşturarak kilo verebilirsiniz oysa uyumlu egzersiz yapmak kilo kaybının sağlanması ve sürdürülmesinde, enerji sınırlı diyetlerle birlikte ağırlık kaybını artıran manâlı faktörlerden biridir.
Haftada minimum 3-4 gün 30 dakikanın üstünde ve kişinin sağlık durumuna yerinde egzersizler yapması fazla önemli. Bilhassa yaşam koşullarının bizi daha az hareket eder duruma getirdiği çağımızda düzenli maddesel aktivite kilo verme sürecine yardım olmakla birlikte adale dokularını koruyup yağ kaybını artırarak karoser kompozisyonunun gelişmesine de katkı sağlar.
4-Eksik ve düşük kalite uyku düzeni
Yapılan araştırmalar 6 saatten az, 9 saatten pozitif uykunun kilo alımını tetikleyebileceğini gösteriyor. Uyku düzenimizdeki deformasyon bedenimizin iç saati dediğimiz sirkadiyen ritmimizi ve bu durum da hormonlarımızın salınımını epeyce etkiliyor.
Bilhassa özlem ve tokluk sinyallerimizi aranjör ghrelin ve leptin hormonları, bozulan uyku düzeni ile birlikte bizi kalori yoğunluğu yüksek gıdalara yönelterek kalori alımının artışına neden olup, kilo verme sürecini yavaşlatabiliyor.
Uykunuzu alamadan uyandığınız bir günde halsizlik yaşayabilir, hareketleriniz yavaşlayabilir veya sürekli uyuklama halinde olabilirsiniz. Bu koşul gün içinde fiziksel aktivitenizin azalmasına neden olarak harcanan enerji dengenizi kilo verme yönünün aksine çevirebilir.
böylece sizin için ideal olan uyku süresini belirledikten sonra en geç 23.00 ’te uykuya dalmanız vücudunuzu dinlendirerek ertesi gün fiziksel olarak daha faal olmanıza ve hormon düzeylerinde denge sağlayarak iştah kontrolünüze destek olacaktır.
5-Yetkisiz ve sağlığa zararlı besin
Fazla düşük kalorili diyetler gerçekleştirmek, aç kalarak ya da bir takım besin gruplarını besin düzeninden adamakıllı çıkararak besin alımını eksilmek makro ve mikro besin ögelerinin eksik alınmasına niçin oluyor.
‘Daha eksik yersem daha çok kilo veririm ’ düşüncesi uzun vadede bir işe yaramadığı gibi kısa vadede kaybedilen kilonun yağ kaybı olmamasına ve vücut kompozisyonuyla birlikte metabolizmanın da olumsuz etkilenerek yavaşlamasına yol açar.
Bunun sonucunda kilo verme hızınız azalarak durabilir. Enerji gereksiniminize uygun, protein, karbonhidrat ve yağ oranları dengeli bir perhiz ile kilo verme sürecini yönetmelisiniz.
6-Bazı hastalıkların varlığı
Kilo vermeyi zorlaştıran öyle fazla etken bulunur. Uyku düzeni, maddesel aktivite, beceriksiz su tüketimi ve hatalı gıda seçimi gibi sizin elinizde olan kararsız risk faktörlerinin yanı sıra insülin direnci, hipotiroidi, cushing hastalığı veya polikistik over sendromu gibi hormonal kökenli bir probleminiz de olabilir.
Bunun için bir endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları uzmanına görünmeli, kan değerleriniz olması gereken aralığın dıştan ise hekiminizin önereceği tedaviyi uygulamalı ve bir diyetisyene başvurarak size özel bir beslenme programı oluşturmasını talep etmelisiniz.
7-Mucize gıda arayışı
Hepimiz bir kurtarıcı arayışındayız. Sağlıklı bir gıda programı içerisinde yer verdiğimiz süre kilo vermemizi kolaylaştıran birçok yiyeceğe doğaüstü anlamlar yükleyerek yardımsever etkilerini tam tersine çevirdiğimiz durumlar ortaya çıkabiliyor.
Mesela antioksidan, lif, tekli doymamış yağ ve E vitamininden varlıklı avokadonun dinç bir gıda planı içinde belirlenen miktarlarda tüketilmesi kilo verme sürecine yardım olurken artı tüketimi alınan kaloriyi de artırarak kilo verme sürecini zorlaştırabiliyor.
8-Sürdürülebilir olmayan beslenme alışkanlıkları
Sosyal medyanın da etkisi ile son dönemlerde bilimsel açıdan değeri olmayan beslenme modelleri, ayrı formlarda tüketilmesi için üretilen öğünler gibi birçok faklı besin tarzı ile karşılaşıyoruz. üstelik çevrenizden biri “X” kullanarak veya “Y” diyeti yaparak 10 kilo verdiyse bu şart bütün bunları daha göz alıcı kılabiliyor.
Oysa bireysel olarak size özgü hazırlanmamış bir besin programı kalıcı bir gıda alışkanlığı kazandırmayarak kilo vermenizi zorlaştırabilir.
Bireysel tecrübelere değil, bilime dayalı, gereksinimlerinize ve sosyal yaşantınızla birlikte psikolojik durumunuza yerinde bir dinç gıda programı ile sürdürülebilir ve daimi kilo kaybını sağlayabilirsiniz.
9-Sürekli tartılmak
Tartı gün içerisinde değişkenlik gösterir ve kilo verme sürecinde aralıksız tartılmak bir an önce sonuç almanızı sağlamaz. Sağlıklı gıda programına başladıktan sonra her gün uyumlu kilo kaybı olmayabilir ya da o gün içinde tükettiğiniz akıcı ve yemek miktarı, idrar ya da dışkılama durumunuz gibi etmenler nedeniyle önem içten sonucu göstermeyebilir.
Sık tartılıp tüm bunları geri planda ayrılmak ise “Perhiz yapıyorum ama kilo veremiyorum” diye demoralize olmanıza ve diyetten vazgeçerek kilo verme sürecinin uzamasına niçin olabilir. Önerilen yavaş ve daimi kilo kaybının sağlanmasıdır.
Motivasyonun düşmemesi ve doğru sonucu görmek için haftada 1 kez, aynı tartıda, sabahleyin aç karnına, dışkılama sonrası ve giysisiz ölçüm yapılmalıdır.
10-Rahat kaloriler
“Sağlıklı besleniyorum fakat kilo veremiyorum” sık kurulan ve çoğu kez duyulan cümlelerden biri. Dinç beslendiğinize veya besin tercihlerinizin dürüst olduğuna çok eminken haberdar olmadan bir takım besinleri ve içecekleri pozitif tüketiyor olabilirsiniz.
bununla birlikte porsiyonlarınızı küçülterek daha eksik kalori alabileceğinizi düşünürken yediğiniz besinin içindeki reel kalori miktarı varsayım ettiğinizin fazla üzerinde olabilir. Bilhassa kullanılan soslar ve tercih edilen pişirme yöntemi yediğiniz yiyeceğin kalori miktarını artırabilir.
Keza şekerli içecekler, çorbalar, yağlı tohumlar ve son zamanlarda sağlıklı bir alternatif olarak karşınıza meydana çıkan smoothieler de bakımlı kalori kaynağı olabilir. Bu durumun kilo vermenizi zorlaştırmanın yanı sıra kilo artışına da niçin olabileceğini unutmamalısınız.