Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Alper Şener, iki yıldır rastlanmayan grip belirtilerine öncelikle bu yıl rastladıklarını belirtip, “Grip yarı solunum yolu enfeksiyonu olgularını görmeye başladıkça, bunun olumlu olduğunu algılıyorum. Covid-19 mevsimsel sirkülasyona dönmeye başlarsa salgının yoklama altına alınması muhtemel ayla kazanç” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ), dünya genelinde grip olgularının görülmeye başlandığına karşın rapor yayımlaması, koronavirüsün etkinliğinin azalacağına yönelik umutları artırdı. Koronavirüsün yaklaşık 2 yıldır dünyada yaygın olarak görülmesiyle grip olgularında önemli düşüşler yaşandığını ifade eden İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, son iki yılda gripte olgu sayısının sıfıra kadar indiğini belirtip, bu durumun maske, mesafe, el hijyeni gibi önlemlerle yakından ilgili olduğunu söyledi.
Önlemlerin solunum yolu enfeksiyonlarından olan ‘Influenza’ yani gribi de kontrol altında tuttuğunu anlatan Prof. Dr. Şener, “İki yılın ardından yavaşça grip olgularının da görülüyor olması şöyle bir tartışmayı gündeme getirdi: Acaba koronavirüs mevsimsel dönemine içten çekiliyor mu? Çünkü Covid-19 enfeksiyonu aslında kış döneminin hastalığıdır ama dünya genelinde salgın yaptığı için Covid-19 yaz kış demeden yaygın bir şekilde görüldü. Covid-19’da acaba mevsimsel döneme içten kayıyor, salgın sönümleniyor mu diye bir düşünce jimnastiği başladı. şahsen ben, grip güya solunum yolu enfeksiyonu olgularını sahada görmeye başladıkça bunun bizim için olumlu bir netice olduğunu algılıyorum. Covid-19 enfeksiyonu negatif çıkan olgu sayısı artıyor. Mevsimsel sirkülasyona dönmeye başlarsa bu bizim için hem salgının sönümlendiği, hem salgının yoklama altına alındığı, keza de bununla ilgili ilave kaygıya lüzum olmayan bir tabloya döndüğümüzü gösterir. Umarım bu şekilde devam eder” diye konuştu.
‘AYNI SÜRE DİLİMİNDE ÖNERMİYORUZ’
Grip olgularının artarak salgına dönüşmesini engellemenin en önemli yolunun aşı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şener, grip sezonunun başlamasıyla grip aşılarının erken döneme alınmasına karşın uyarılar olduğunu dile getirdi.
Normalde aralık ayında yapılan grip aşısının, olguların erken dönemde görülmesiyle ekim ayında yapılmaya başlanabileceğini ifade eden Prof. Dr. Alper Şener, şöyle devam etti:
“Grip aşısı ile Covid-19 aşısının aynı anda yapılmasına yönelik ne gibi strateji uygulanacağıyla ilgili araştırma yapılmalı. Covid-19 aşılarının inaktif aşı olması, grip aşısının da benzer teknolojiyle elde edilen aşı olması sebebiyle herhangi bir etkileşim yaratma ihtimali fazla düşük ama her ihtimale karşı antikor yanıtı negatif etkilenmesin diye bu herif aşıları aynı vakit dilimi içerisinde önermiyoruz. Genel tüm aşılama prensibi itibarıyla sıradan 2 haftalık boşluk teslim etmek gerekli. Keza Covid-19 aşısı sağ koldan yapıldıysa grip aşısını sol koldan yaptırabilirsiniz. Kazayla da olsa benzer anda kullanım zorunluluğu olsa bile her iki aşı açısından negatif bir etkilenme beklemiyoruz. Dünyadaki bir takım çalışmalara göre Covid-19 aşılarıyla grip aşılarını birleştirip benzer anda uygulanabilir. Incelemeler olumlu sonuçlanırsa her iki aşıyı da bir defa da yaptırmak mümkün olacak.”
‘AŞI ÇOCUKLARDA DA KORUYUCU VE ETKİLİ’
Okulların açılmasıyla çocukların virüse yakalanmasıyla ilgili endişelerin arttığını söyleyen Prof. Dr. Alper Şener, Biontech’in Faz 3 çalışması en erken biten aşılardan biri olduğunu ve 12 yaş altındakiler için yerinde olduğunu belirtti. Bu aşının erken sonuçlarına bakıldığında herhangi bir tabi etkiye rastlanmadığını da belirten Şener, “Aşının çocuklarda da hastalığın yaygınlaşmasını önleme etkisi var. Virüsle beraberinde ortaya meydana çıkan varyantlar üzerinde de olumlu etki sağlaması sebebiyle önce ABD ve İsrail ile öteki ülkelerde de buna karşın uygulamalar başlayacak ama bizim gibi ülkeler için azıcık daha özel bir durum var. Biz hala hastalığın daha ölümcül seyrettiği bir ülkeyiz. Hastalık çocuklarda da ölümcül seyredebiliyor. Bazı çalışmalar çocuk yaş grubunda kronikleşme riskinin daha yüksek olduğunu gösteriyor” dedi.
Türkiye’de henüz etkin aşılama tamamlanmadan aniden 12 yaş altı gruba inmenin çok mantıklı olmadığını savunan Şener, halihazırdaki aşılama oranının 12-18 yaş arasına ulaşmadığını kaydetti. 18 yaş üstünde de hala aşılama eksiğinin bulunduğuna uyarı çeken Prof. Dr. Şener, şunları söyledi:
“Kendimce 12 yaş üstündeki tüm popülasyona bir kasıt koyup ona yönelik bir aşılama oranı belirlendikten sonra 12 yaş altına karşın hazırlıklar yapılabilir. Konuşmamdan, hiç yapılmasın diye bir sonuç çıkmasın. Aşının etkili ve koruyucu olduğunu biliyoruz. İnisiyatife bağlı da aşılama yapılabilir. Çünkü şunu biliyoruz ki 12 yaş aşağı da ölümler ve yoğun bakıma yatışlar görülebiliyor, uzun süren hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Kronikleşme potansiyelinin olup olmadığını bilmediğimiz bir hastalıkla çaba etmeye çalışıyoruz.”