Katlanması en baskı ağrılardan biri olan migren ağrılarının hastaların yaşamlarını zorlaştıran ve jurnal rutinlerini yapmalarına engel olan önemli bir sorun olduğunun altını çizen Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Günümüz tıbbında kullanılan hap tedavileriyle migren atakları denetim altına alınırken migrenden adamakıllı kurtulmanın az önce bir yolu bulunmuyor. Dünyada son birkaç yıldır gündemde olan migren aşısı ise yeni bir tedavi yaklaşımı olarak yakın geleceğin enerjik tedavilerine ilham olabilir. Çare ‘migren aşısı ’ olarak duyurulsa da aşılar gibi bir kez uygulandığında hastalığın gelişmesini engellemiyor. Uyumlu olarak hastaya enjeksiyon uygulanması gerekiyor” dedi.
Migrene özel birincil çare yöntemi
Son üç yıldır migren tedavisinde yeni ve spesifik bir usul olarak uygulamaya giren aşıların Türkiye ’de de Sağlık Durumu Bakanlığı onayıyla kullanılmaya başlandığını söyleyen Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Aşıların en dikkat çeken tarafı, sadece migrene özel olmaları. Bugüne değin migren önleme tedavisi için reçete edilen ilaçlar fiilen antiepileptikler, beta blokörler, kalsiyum kanal antagonistleri, antidepresanlar ve botulinum toksin uygulamaları gibi diğer hastalıklarda kullanılan ve migrene özgü olmayan ilaçlarken bahsettiğimiz migren aşıları migrene özel birincil tedavi yöntemi olarak tıp literatürüne girmiş durumda” diye konuştu.
Migren aşısı migren ağrısını başlatan maddeleri engelliyor
Uygulanmasının çok kolay olduğu ve özel hazırlanmış enjektörler içinde satıldığının altını çizen Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Migren aşısı ayda bir kez edinmek üzere cilt altına enjeksiyon biçiminde kolaylıkla uygulanabiliyor. Hatta böylece ama hastanın kendisi bile uygulayabiliyor. Burada uyarı edilmesi nokta ise bilhassa alerjik reaksiyonları fazla düşük olsa bile herhangi bir durumun gelişebilme riski nedeniyle ilk enjeksiyonların hastanede ve doktor gözetiminde yapılmasında fayda var.
Enjeksiyon esnasında yapılan monoklonal antikorlar, migren ağrılarının ortaya çıkmasında kayda değer rolü olan CGRP (kalsitonin gen ilişkili peptid) adlı nöropeptidi etkisiz hale getirerek migren atağını önleyebiliyor. Daha kolay bir açıklamayla açıklama edilirse migren aşısı, migren ağrısını başlatan maddeleri engelleyerek sızı gelişmesini önleyici bir etki yaratıyor” açıklamasında bulundu.
Hastaların yüzde 60-80 ’inde etkili
Migren aşısının genelde hastaların yüzde 60-80 ’inde etkin olduğunu ve aylık sıradan baş ağrılı gün sayısını azalttığını vurgulayan Kütükçü, “Elde edilen bu oran büyük bir galibiyet olarak görünse de migreni adamakıllı engelleyen veya ortadan kaldıran bir tedavi yöntemi olduğunu söyleyemeyiz. Yapılan klinik çalışmalarda da uygulamadan kısa zaman sonra ağrıların baştan başladığı bildiriliyor. Bu durumda uzun yıllar boyunca ayda bir enjeksiyon yapılması gerekebilir” hatırlatmasında bulundu.
Her migren tipinde kullanılabilir
Migren aşısının her migren tipinde kullanılabilen bir yöntem olduğunu bildiren Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Aşının hem aurasız keza de auralı migren, kronik migren, fazla hap dilekçe baş ağrısı ve küme baş ağrılı hastaların tedavisinde başarıyla kullanıldığını söyleyebiliriz. Natürel maliyeti yüksek olduğu için hasta seçimleri de burada manâlı bir nokta. Bilhassa ilaç tedavisi, botulinum toksin tedavisi gibi önceki tedavilere iyi cevap alınamayan ve ayda 4-5 ’ten daha pozitif sancı atakları geçiren hastalarda kullanılması daha uygun olacaktır” şeklinde konuştu. Migren iğnesi tedavisinin bugüne kadar önemli, tehlikeli bir yan etkisinin bildirilmediğini andıran Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Olası tabi etkiler iğne uygun kızarıklık, kaşıntı, enfeksiyon ve çoğunlukla hafif alerjik reaksiyonlardır. Bu etkiler ilaçların emniyet ve tolere edilebilirlik özellikleri ile benzer bulunmuştur” bilgilerini paylaştı.